Translate

26 Aralık 2013 Perşembe

Çelişkiler

... ve sonra ne mi oldu? Kendi kendime düşündüm, herşey mükemmel olmak zorunda değildi. Mükemmel olamazdı ki herşey. Bırak, biraz da eksik oluversindi. Hatta incediğin yerden kopsun, ne olur ki? Bazen hayalettiğimiz tablonun içinde olmayız da çerçeviyi süsleyen bizim hayalledir. Hesaptaki değil nasiptekidir ötesi aslında, berisi yoktur işin ama gel de bunu anlat bana. Olmayacak şeyle için üzülmek; üzülmek için var olmaktır bazen. Bazen de yok birşey, yani hiç birşey.:P Ama yine de bazı durumlarda o kapıyı aşındırmak gerek. Bilmiyorum ya, kafam çok karışık bu konuda. Israrla diretmeli mi yoksa olmuyorsa olmuyor mudur; ama Türklerdeki mücadele ruhu nerede kalıyor o zaman? Fatih İstanbul için Mecnun olmasydı İstanbul'u nasıl alabilirdik ki? Kader biraz da harekte geçmemizle de  alakalı değil mi? Diyelim ki ona rağmen alamadı, peki ya yine de tarihe geçmez miydi? Tarihe geçmek değil ama güzel şeylerle unutulmamak değil mi insanın kaygısı? Bu konuyu kendimle çok tartışıyorum, bazen düşüncede çelişiyorum. Hem kader denen şey yol ayrımı değil mi, irade de seçimler? Belki de yıpratmadan aşındırmaktır kapıyı en güzeli. Savaşmaktır kendinle. Savaçıları çok eşsiz buluyorum bu yüzden çünkü mücadele ruhları var, çabaları, emekleri var. Vedikleri değer var ve kazandıkları saygınlıklar... Tarihten o kadar örnek var ki konuyla alakalı; olmuyorsa olmuyordur değil, olmuyorsa elbetbirün olacaktır. Gel gör ki çevre çk etkiliyor insanı, zorlama diyor yakınların; ama içinde bir ukte ve o hayalini bırakıp gidince bir korku kaplıyor yüreğini olmadı işte, bu da olmayacak diye başlayan. Sonra önyargılar ve kendine yaptığın haksızlıklar... Ya adam gibi sahip çıkacasın hayallerine ya da tutamadığın hayallerin adamı olmayacaksın diyor oradan fısıltılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder